Facebook Instagram Twitter LinkedIn

Bizi Takip edin:

Basın Açıklamaları

2020’ye Türk ilaç endüstrisinin başarısı damga vurdu

2020’ye Türk ilaç endüstrisinin başarısı damga vurdu2020’de Türk ilaç endüstrisi,pandemiye rağmen, yatırımlarını sürdürdü, üretim gücünü ve kapasitesini ortaya koydu, ihracatını %27 artırdıTüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi, yerli ilaç sektörünün önemini bir kez daha vurguladı. Köklü Türk ilaç endüstrisi, 2020’nin Mart ayında başlayan ve halihazırda devam eden bu süreçte önemli bir sınav verdi. Pandemi sürecinin başlangıcından itibaren sektörün mevcut gücünü ve farklı sorunları hızlı çözebilen dinamik yapısını ortaya koyan çalışmalar, Türk ilaç endüstrisinin sahip olduğu teknolojiyi, deneyimi, bilgi birikimini ve alanında uzman iş gücünü de açıkça gösterdi. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Savaş Malkoç  sürece dair değerlendirmesinde; “Covid-19 pandemisi bize yerli ilaç endüstrisinin ve ilaçta ülke olarak kendine yetiyor olmanın hayati önemini bir kez daha anımsattı. Bu süreçte hammadde temini, lojistik aksamalar, artan maliyetler, satışlarımızdaki dalgalanmalar ve bulaş riskinin yarattığı zorlayıcı koşullarda üretim tesislerimizde faaliyetlerimize aralıksız sürdürme gibi önemli zorluklarla karşılaştık. Her aşamada ülkemiz için toplumsal sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ettik. Koşulları tüm gücümüz, bağlantılarımız ve birikimimizle sonuna kadar zorladık ve bu sayede halkımızın ve sağlık çalışanlarının ilaç erişimini kesintisiz devam ettirdik. Mevcut üretimimiz yanında, Covid-19 tedavisi protokolünde yer alan ilaçları hızla üretmeye başladık. Bugün endüstrimizin, ülkemizin ilaç ihtiyacının yüzde 88’ini yurt içi üretimle karşılıyor. Bu bizler için gurur ve mutluluk vesilesi” diye konuştu.İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası her yıl olduğu gibi bu yıl da geçtiğimiz yılın sektör verilerine yönelik bir rapor hazırladı. Rapora göre Covid-19 pandemi sürecinde hekim ve hastane ziyaretlerinin azalması ve acil tedaviler dışındaki tedavilere ara verilmesi sebepleriyle ilaç pazarı kutu ölçeğinde %7 gerileyerek 2,2 milyar kutuya  indi. Endüstri sürecin zorlu koşullarına rağmen yatırımlarını ve üretimini artırarak sürdürdü. Son 3 yıldır ihracatta parlak bir dönem yaşayan ilaç endüstrisi 2020’de de atılımlarına devam etti. Türk ilaç endüstrisi 2020 yılında aralarında Avrupa Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere 177 ülkeye ihracat gerçekleştirdi. Küresel bir sağlık sorunu olan Covid-19, ilacın, dolayısı ile ilaç endüstrisinin toplum sağlığı adına öneminin altını çizdi. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın hazırladığı rapora göre Türk ilaç endüstrisi 2020 yılında, uluslararası standartlarda üretim gerçekleştirilen 96 ilaç, 11 hammadde üretim tesisi ve 40 bin çalışanıyla toplum sağlığına hizmet sunmaya devam etti. Türkiye ilaç ve tıbbi sağlık ürünleri pazarını oluşturan 680 firmanın yaklaşık dörtte üçü yerli sermayeli firmalardan oluşuyor.Savaş Malkoç : “2021’de Türk ilaç endüstrisinin ihracatı 2 milyar doları aşacak” 2020 ihracat verilerine dair bir değerlendirme yapan İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Savaş Malkoç ; “İlaç ihracat artışımız Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşiyor. 2019 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 10 oranında artarak 1,4 milyar dolar üzerinde bir büyüklüğe ulaştı. 2020 yılı sonunda ise ihracatımız yüzde 27,3 artışla 1,84 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. İhracatımızdaki bu artışla, 2020 yılında Türkiye ihracatı içindeki payımızı ilk kez yüzde 1’in üzerine çıkardık. Katma değeri yüksek, Ar-Ge yoğun ilaç endüstrisinin ihracatta yaşadığı bu atılım, ihracatın ithalatı karşılama oranını da tarihinin en yüksek seviyesine ulaştırdı. İlaç hammadde ithalatı ve ilaç bitmiş ürün ihracatı incelendiğinde ilaç  endüstrisinin  ülke ekonomisine sağladığı katkı daha net şekilde görülüyor. 2020 yılında 815 milyon dolar tutarında hammadde girişine karşın 1,79 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Bu alandaki ihracat lehine olan denge her geçen gün daha da büyüyor. İlaç ithalatında bitmiş ürünlere olan ihtiyacın yurt içi üretim imkanlarıyla karşılanması sağlandığında endüstrimiz ihracatını ve dış ticaret açığının azalmasına katkısını artıracaktır. Bunun için, ilaçta yerelleşme politikasının kaldığı yerden yeniden başlaması ve özelikle biyoteknolojik ilaç üretimini canlandıracak mevzuat ve destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi büyük önem arz etmektedir. 2021 yılında da, pandeminin yarattığı olumsuz koşullara rağmen, ihracatımızın yüzde 10’un üzerinde büyüyerek 2 milyar doları aşacağını öngörüyoruz” diye konuştu.Covid-19 endişesi, 2020’de bağışıklık arttıran ilaç ve takviyelere zirve yaptırdı 2020, sağlık ürünleri pazarında da büyümeye sahne oldu. İlaç şirketlerinin de portföylerinde yer alan Sağlık Bakanlığından onaylı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler, biyosidal ürünler, farmasötik formdaki bazı tıbbi cihazlar, kozmetik ve dermokozmetik ürünler ile Tarım ve Orman Bakanlığından onaylı vitaminler ve gıda takviyelerinden oluşan pazar, 2020’de Covid-19 pandemisi nedeniyle rekor üretim ve satış rakamlarına ulaştı. Covid-19 pandemi sürecinde doktora ve hastaneye erişimin azalması ve bağışıklık güçlendirmeye yönelik bilgilerin birçok iletişim kanalından dolaşıma girmesi pazarın büyümesine büyük etkisi oldu. 2020 yılında bu etkiler sonucu %70’in üzerinde oranla vitamin ve gıda takviyesi ürünlerinden oluşan sağlık ürünleri pazarı kutuda %34,3 artarak 80 milyon kutuya, değerde %56,6 artarak 2,87 milyar TL’ye ulaştı. 2020 yılında sağlık ürünleri pazarında yer alan ithal ürünler değerde %44,8 büyüme ile 1,8 milyar TL’ye, kutuda %25,2 büyüme ile 37,3 milyon kutuya ulaştı. İmal ürünler incelendiğinde değerde %80,2 artış ile1,1 milyar TL’ye, kutuda %43,5 artışla 42,5 milyon kutuya ulaştığı ve ilk defa ithal ürün pazarının üzerine çıktığı görüldü. 2021’de de bağışıklık arttıran ilaç ve takviyelere olan ilgi sonucu pazardaki büyümenin devam edeceği öngörülüyor.   Daha fazla bilgi için:  Hill + Knowlton Strategies – 0212 270 52 32 Çiğdem Özkan - cigdem.ozkan@hkstrategies.com - 0532 304 52 16  

Avrupa’dan biyobenzer ilaçlara destek

Avrupa’dan biyobenzer ilaçlara destek Son 10 yılda dünya ilaç endüstrisinde biyoteknolojik yöntemler pek çok hastalığın tedavisini mümkün hale getirdi. Her ülke, biyoteknolojik ilaçları hastaların erişimine sunabilmek için yoğun olarak çalışıyor. Bu doğrultuda referans biyoteknolojik ilaçların fikri mülkiyet hakları kapsamındaki koruma süreleri bittikten sonra pazara sunulan biyobenzer ilaçların en hızlı şekilde kullanıma alınması kritik rol oynuyor. Geçtiğimiz hafta Avrupa Eşdeğer ve Biyobenzer İlaçlar Birliği ‘Medicines for Europe’ tarafından Biyobenzer İlaçlar 2021 Konferansı düzenlendi.  Farklı kurum ve kuruluşlardan çok sayıda kamu ve özel sektör temsilcisinin katıldığı çevrimiçi toplantıda, Avrupa Birliği ve İngiltere, biyobenzer ilaçların hızla hastaların erişimine sunulabilmesi için mevzuatlarında değişikliğe gittiklerini vurguladı. Avrupa İlaç Ajansı konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bugüne kadar kullanımda olan biyobenzer ilaçların kalite, güvenlik ve etkinlik açısından hiçbir sorun yaratmadığını, bu kapsamda bu ürünlerin en kısa sürede hastaların kullanıma sunulmasına yönelik  mevzuatta önemli değişikliklere gidileceğini vurguladı. Aynı şekilde, Avrupa Birliği’nden ayrılan İngiltere de oluşturduğu kılavuzda ilaç firmalarına biyobenzer ürünleri için hızlı ve kısaltılmış başvuru imkanı sağlıyor. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Biyoteknolojik İlaç Platformu Başkanı Murat Barlas, Avrupa’da biyobenzer ilaçlara yönelik yaşanan politika değişiminin memnuniyet verici olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu alanda yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda biyobenzer ürünler için önceden yapılması zorunlu olan birçok çalışmaya artık gerek duyulmuyor. Bu çerçevede süreçleri gereksiz şekilde uzatan ve maliyetli hale getiren uygulamalar yürürlükten kalkıyor. Uzun yıllardır, ülkemizde geliştirilecek ve üretilecek biyobenzer ilaçlarda kalite, etkinlik ve güvenilirlikten en ufak bir taviz vermeden bu ürünlerin bir an önce hastaların kullanımına sunulmasını sağlayacak bir mevzuat talebindeyiz. Nihayet Avrupa’dan da  bizim yıllardır benimsediğimiz ve savunduğumuz yönde değişiklik adımları görmeye başladık. Daha fazla zaman kaybetmeden ülkemiz için; bilimselliğin rehberliğinde, bu alanda kısa sürede güçlü birer oyuncu konumuna gelmiş Arjantin, Güney Kore gibi ülkelerin yaptığı gibi yurdumuza özgü bir biyobenzer ilaç mevzuatının uygulamaya alınmasını bekliyoruz.”  

İEİS PANELİNDE İLAÇ ÜRETİCİSİ FİRMALARDAN ÖNEMLİ ÇAĞRI: “Biyobenzer İlaç Alanında Ruhsat Mevzuatı Acilen Güncellenmeli”

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) katılımıyla düzenlenen sempozyumda sektörün sorunları ve acil ihtiyaçlar masaya yatırıldı. Sektörün önde gelen ulusal ilaç firmalarının yöneticilerinin konuşmalarında ortak görüş, biyobenzer ilaçlara yönelik ülke koşulları dikkate alınarak hazırlanacak mevzuatın ve etkin bir teşvik sisteminden oluşacak uygun ekosistemin zaman kaybetmeden kurgulanması ve hayata geçirilmesi gerekliliği oldu. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) yöneticileri, BIOEXPO 2021 kapsamında düzenlenen “Biyobenzer İlaçlarda Ar-Ge’den Regülasyona Güncel Yaklaşımlar Sempozyumu”na katılarak sektörün ihtiyaçları ve talepleri hakkında önemli mesajlar verdi. Sempozyumun 9 Nisan’daki “Biyobenzer İlaç Geliştirme Projelerinde Neredeyiz? Engeller ve Fırsatlar” başlıklı paneli ise İEİS moderasyonunda gerçekleşti. İEİS Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Biyoteknolojik İlaç Platformu (TBP) Başkanı Murat Barlas’ın yönetiminde gerçekleşen panelde, Türkiye’ye biyoteknolojik ilaç alanında yatırım yapan firmaları çatısı altında toplayan TBP’nin bazı üyeleri konuşmacı olarak yer aldı. Bu kapsamda Abdi İbrahim İlaç CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, Atabay İlaç Ar-Ge ve İnovasyon Direktörü Doğan Taşkent, Dem İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Demir, Koçak İlaç Dış İlişkiler ve İş Geliştirme Direktörü Cem Koçak ile Nobel İlaç Genel Müdürü Hakan Şahin panelist olarak katılım sağladı. Biyobenzer İlaçlara Yönelik Doğru Kurgulanmış Ruhsat Mevzuatı Hayati Önem Taşıyor Tamamı ulusal ilaç firmalarının yöneticilerinden oluşan katılımcılar, ülkemizde uzun yıllardır devam eden biyobenzer ilaç geliştirme ve üretme alanındaki yoğun yatırımlar ve faaliyetler hakkında detaylı bilgi verdi. Panelistlerin özellikle üzerinde durduğu konu ise bilimsellikten ödün verilmeden ama aynı zamanda ülkemizin koşullarını göz ardı etmeyen, ülkemizi bu alanda üretim ve ihracat üssü haline getirecek bir biyobenzer ürün ruhsat mevzuatının oluşturulması oldu. Sektörün lider yöneticilerinin ortak görüşü, endüstrinin geliştirmek ve üretmek için yoğun faaliyet gösterdiği biyobenzer ilaçların, hastaların kullanımına sunulmasının önünde hala ciddi engeller bulunduğu, bu engellerin başında ise ülke koşullarına yönelik bir mevzuatın eksikliği olduğu yönündeydi. Panelde verilen bilgilere göre bu ürünler halen ABD ve AB baz alınarak oluşturulan mevzuat üzerinden ruhsatlandırılıyor. Ruhsat dosyaları incelenirken süreçleri çoğu zaman gerekli olmayan şekilde uzatan ve daha pahalı hale getiren ek taleplerle karşılaşılıyor. Panelistler AB ve ABD’nin ruhsat sistemine dayalı mevzuat uygulamasının, endüstrinin gelişmesini engellediği ve sağlık sisteminin önünü tıkadığı konusunda ortak görüş beyan etti. Konuşmalarda hemfikir kalınan örnek ise bu alanda başarılı olmuş Arjantin, Güney Kore, Hindistan gibi ülkelerin ruhsatlandırma çalışmaları oldu. Biyobenzer İlaçlar İçin Etkin Teşvik Sistemi Şart Katılımcıların ve sektör paydaşlarının büyük ilgisini çeken panelde üzerinde durulan bir diğer önemli konu ise bu alanda etkin bir teşvik sisteminin kurgulanmasına olan ihtiyaç oldu. Bugüne kadar verilen fiziki yatırım teşvikleriyle ilaç endüstrisinin çok ciddi yatırımlar yaptığı ve yapmaya devam ettiği, ancak kamu teşvik sisteminin, büyük oranda vergi indirimi ve muafiyetlerine dayandığı için endüstri açısından yeterli olmadığı dile getirildi. Üretilen ürünlerin pazara girişindeki engeller nedeniyle yatırımların geri dönüşünün önemli ölçüde geciktiği vurgulandı. Büyük ölçekli ve sürekli yatırım gerektiren biyobenzer ürünler alanındaki nakdi temele dayanan finansal proje desteklerinin etkin bir şekilde sağlanması talebi bir kez daha firma yöneticileri tarafından önemle vurgulandı.  

Türk İlaç Endüstrisi, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Bir Araya Geldi

Türk ilaç endüstrisi, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile bir araya geldi   Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve bakanlık yetkilileri, geçtiğimiz günlerde Abdi İbrahim üretim tesisinde Türk ilaç endüstrisinin temsilcileriyle bir araya geldi. Görüşme kapsamında ilaç endüstrisinin gündeminde yer alan önemli konu başlıklarının ele alındığı bir toplantı gerçekleştirildi ve ardından Abdi İbrahim üretim tesisi gezildi.   Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve bakanlık yetkilileri Abdi İbrahim’in İstanbul Esenyurt’taki üretim tesisinde, Türk ilaç endüstrisi temsilcileri ile bir araya geldi. Gerçekleşen buluşmada Türk ilaç endüstrisini temsil eden İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) yanı sıra, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD), Türkiye İlaç Sanayi Derneği (TİSD) ve Sağlık Ürünleri Derneği (SURDER) yöneticileri de  hazır bulundu. Program sektör toplantısıyla başladı. Gerçekleştirilen toplantıda ilaç endüstrisinin Türkiye için ekonomik ve stratejik önemi, üretim gücü, Ar-Ge ve bu kapsamda özellikle biyoteknolojik ilaç alanında yürütülen çalışmalar ve yapılan yatırımlar, bunun nitelikli istihdama katkısı ve ihracat atağı aktarıldı. Toplantıda,  küresel bir güç olma hedefi doğrultusunda endüstrinin önündeki fırsatlar ve engeller de değerlendirildi. Bu kapsamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yetki alanına giren konular ele alınarak, çözüm önerileri görüşüldü. Ardından Abdi İbrahim üretim tesisi gezildi.  

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’ndan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerine Destek

İlaç endüstrisinin öncü kuruluşu İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), sosyal sorumluluk alanındaki faaliyetlerine eğitime verdiği destekle devam ediyor.İEİS, Covid-19 pandemi döneminde eğitimlerine uzaktan devam etmek durumunda kalan öğrencilere destek olmak amacıyla, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören 75 öğrenciye tablet bilgisayar bağışında bulundu. Türkiye ilaç endüstrisinin gelişimi için çalışmalar yürüten İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), sosyal sorumluluk alanında da örnek projeler gerçekleştiriyor. Bu kapsamda İEİS, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören 75 öğrenciye tablet bilgisayar bağışında bulundu. İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ve Başkan Yardımcısı Ali Arpacıoğlu, 23 Aralık 2020 tarihinde Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Gündüz ile Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir araya geldi. Bağış konusunda açıklama yapan İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, “Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde, ilaç endüstrisi olarak büyük bir gayret ve fedakarlıkla faaliyetlerimize devam ediyoruz. Salgının başladığı ilk günden itibaren, ilaç endüstrisi olarak halkımızın ilaca erişimde zorluk yaşamaması için çalışmalarımızı aralıksız sürdürürken, öğrencilerimizin de bu zorlu dönemde karşılaştığı sorunlara bir çözüm ortağı olma sorumluluğuyla hareket ediyoruz” dedi. Barut sözlerine şöyle devam etti: “İEİS olarak, gençlerin eğitimi ve sağlık sektörünün geleceğine yatırım yapmak bizim en önem verdiğimiz konular arasında yer alıyor. Bu noktada, pandemi döneminde tıp fakültesi öğrencilerimiz için yararlı olacağını düşündüğümüz bir bağış gerçekleştirdik. Bu şekilde, öğrencilerimizin eğitim konusundaki gereksinimlerini karşılamaktan, Fakültemize destek olmaktan mutluluk duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de farklı projelerle gençlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde ilaç endüstrimiz halkımızın ilaca erişimini eksiksiz sağlamaktadır. Bunun yanında tıp eğitimine destek amacıyla eğitim için uzaktan erişim sağlamaya çalışan ancak maddi olanaksızlardan dolayı kendisine ait bilgisayarı olmadığından zorluk yaşayan öğrencilerimize sağlanan bu imkan bizim için çok değerlidir. İEİS’e verdiği destekten dolayı teşekkür ederim.”  

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın Genel Sekreteri Savaş Malkoç Oldu

Türkiye ilaç endüstrisinin öncü ve köklü kuruluşu İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) yönetiminde görev değişiklikleri yapıldı. Bu kapsamda İEİS Genel Sekreterliği görevine Savaş Malkoç atandı. Genel Sekreterlik görevine 1 Ekim 2020 tarihinde başlayan Savaş Malkoç bu görev öncesinde en son Ticaret Bakanlığı’nda Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürü olarak görev yapmaktaydı.  Savaş Malkoç 1995 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitiren Savaş Malkoç, 1996 yılında T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğünde Dış Ticaret Uzman Yardımcısı olarak iş hayatına başladı ve 2006 yılına kadar Dış Ticaret Uzmanı ve Şube Müdürü olarak görev yaptı. 2000 yılında ABD Illinois Üniversitesinde başladığı Ekonomi Politikaları (MS) konusundaki yüksek lisans programını 2002 yılında tamamladı. 2006-2009 yılları arasında Ticaret Müşaviri olarak T.C. Budapeşte Büyükelçiliği’nde çalıştı. 2009-2011 yılları arasında T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğünde Şube Müdürlüğü; 2011-2013 yılları arasında Daire Başkanlığı görevini yürüttü. 2013 yılının Ekim ayında T.C. Ekonomi Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığına Daire Başkanı olarak atandı ve buradaki görevinin ardından 2018 yılının Ekim ayında T.C. Ticaret Bakanlığında Bakan Yardımcısı Danışmanı olarak görev aldı. 10 Ocak 2019 tarihinde ise T.C. Ticaret Bakanlığı Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürü görevine atandı. Muhtelif dergilerde çeşitli meslekli makaleleri yayımlanan Savaş MALKOÇ evli bir kız çocuk babası olup, iyi derecede İngilizce bilmektedir.    

İlaç endüstrisi acil destek çağrısı yaptı

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), COVID-19 salgınıyla mücadele sürecinde büyük bir gayretle üretime devam eden ilaç sektörünün, Ekonomik İstikrar Kalkanı Tebliği’ne dahil edilmesini beklediklerini duyurdu. İEİS, COVID-19 salgını dolayısıyla yaşanan zorlu süreçte Türk ilaç sektörünün karşılaştığı engelleri aşabilmesi ve üretime kesintisiz devam edebilmesi için, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Tebliği’ne dahil edilmeyi beklediğini açıkladı. İEİS’ten yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: Salgın süreci, ülkelerin güçlü kurumlara, sağlık sistemine ve ilaç endüstrisine sahip olmasının stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu kaygı verici dönemde, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Sağlık Bakanlığımızın ve diğer Bakanlıklarımızın yönlendirmesiyle son derece etkin ve şeffaf bir politika izlendiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Gerekli önlemlerin çok hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi ülkemiz için bir gurur vesilesi ve güç kaynağıdır. Hükümetimizin, kıymetli hekimlerimizin ve sağlık personelimizin kararlı mücadelesi bizlere büyük güven ve moral veriyor. Salgının başladığı ilk günden itibaren, ilaç endüstrisi olarak acil tedbirleri devreye sokarak ilaca erişimin kesintiye uğramaması için hızla harekete geçtik. Mücadeleye ön saflarda destek veren üretim tesislerimizdeki çalışanlarımızın sağlık önceliklerini birinci sıraya koymak ve onların güvenliği için gerekli önlemleri almak suretiyle, üretimimizi kesintisiz şekilde devam ettiriyoruz. Hammadde fiyatlarındaki yükseliş, ülke gümrüklerinin kapanmasından kaynaklanan gecikmeler, yurtdışından beklediğimiz hammaddeler için lojistik hizmetlerde yaşanan aksaklıklara rağmen, ilaç endüstrisi olarak mevcut tüm gücümüzü ve imkanlarımızı ülkemizin menfaati ve insanımızın sağlığı için seferber ediyoruz. Salgının toplum ve iş hayatına dayattığı olağanüstü şartlar, her sektör gibi ilaç endüstrimiz üzerinde de olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu etkilerin en aza indirilmesi ve üretime kesintisiz devam edilebilmemizin temini için, endüstrimizin Hazine ve Maliye Bakanlığımızca yayımlanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Tebliği kapsamına alınmasını elzem görüyoruz. Bu çerçevede diğer sektörlere tanınan olanaklardan endüstrimizin de faydalandırılması için Bakanlığımızın acil yönlendirmesine ihtiyaç duyuyoruz. Ülkemizin, tüm kurumlarıyla güç birliği içinde, bu zor günleri en kısa zamanda atlatmasını temenni ediyoruz.  

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’ndan Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’na Destek

Türkiye ilaç endüstrisinin köklü ve öncü kuruluşu İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), sosyal sorumluluk projelerine yeni bir halka ekledi. İEİS, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın (KAÇUV) İstanbul Pendik’te açtığı 2. Aile Evi’nde bir aile odası sahiplendi.   Kanserli çocuklarının tedavisi için şehir dışından İstanbul’a gelen, ihtiyaç sahibi ailelere hem steril bir ortam hem de sosyal destek sağlamak amacıyla ilk aile evini 2012 yılında Cerrahpaşa’da kuran KAÇUV, Anadolu yakasındaki ihtiyacı karşılamak hedefiyle 2. evini Pendik’te hizmete açtı. KAÇUV’un bağışçıları arasında yer alan İEİS, hizmete giren 2. Aile Evi’nde bir aile odasının yapımını üstlenerek projeye destek oldu.    İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, “İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası olarak sektörel çalışmalarımızın yanı sıra sosyal sorumluluk alanındaki faaliyetlerimizle de daima insan hayatına değer katmayı amaç edinen bir kurum olduk. Başarımızı, ülkemize yaptığımız katkılarla ölçmeyi öncelik edindik. Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın Aile Evi’ne desteğimiz de bunun bir uzantısı. Bu kapsamda bu evdeki odalardan birinin yapımını da biz üstlendik. Umut ediyoruz ki bu evde konuk olacak çocuklarımız tedavi sürecini daha rahat geçirir ve bir an önce sağlıklarına kavuşurlar. Çocuklarımızın ve ailelerinin hayatını bir nebze de olsa kolaylaştırmak bizim için büyük bir mutluluk kaynağı olacaktır. Ayrıca üyelerimiz de desteklerini esirgemeyerek KAÇUV’un projelerinde ihtiyaç duyduğu pek çok ürünü bağışladı. KAÇUV’a bu son derece değerli hizmeti hayata geçirdikleri için çok teşekkür ediyoruz” dedi.   II. Aile Evi’nde 22 aile misafir edilebilecek KAÇUV aile evleri, kanser tedavisi gören çocuklar ve ailelerinin ücretsiz konaklama, psiko-sosyal destek, gıda, hijyen, mutfak ve kısmi giyim ihtiyaçlarını karşılıyor. Ailelerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dizayn edilen, 6 kattan oluşan ikinci Aile Evi’nde konaklama imkanı sunan 22 oda bulunuyor. Her katta 4 aile odası ve en üst katta da büyük bir oyun odasının yer aldığı evde, anneler için atölye alanı, sınıf, bilişim odası ve psikolog odası da mevcut.