Facebook Instagram Twitter LinkedIn

Bizi Takip edin:

Basın Açıklamaları

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), ilaç fiyatlarındaki yeni düzenlemeye ilişkin açıklama yaptı

İlaç fiyatlarının yeniden düzenlenmesi sonrasında, Türk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında ortaya çıkan bazı görüş farklılıkları çerçevesinde tartışılan konulara İEİS olarak açıklık getirme gereği duyduk.İlaç fiyatlarındaki düşüşler Son dönemde basında yer alan çeşitli haberlerde, yeni düzenlemeyle bazı ilaçların fiyatlarında %80’lere varan düşüşler olacağı belirtilmekte ve buradan hareketle ilaç fiyatlarının yüksek olduğu sonucu çıkartılmaktadır. Bu haberlere baz olan veriler, Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı fiyat listelerine dayanmaktadır. Ancak, bu listelerde 7.500’den fazla ürünün bilgisinin bulunduğu ve sıklıkla değişiklikler yaşandığı göz önüne alındığında, doğal olarak bazı bilgilerin hatalı yayınlanması söz konusu olabilmektedir. Bu hatalar, firmaların başvuruları doğrultusunda, Sağlık Bakanlığı tarafından ivedilikle düzeltilmektedir. Buna rağmen, basına yansıyan bazı verilerde ciddi hatalar bulunabilmektedir. Yeni düzenleme doğrultusunda, ilaç fiyatlarında en fazla %34 düşüş öngörülmektedir. Birçok ilacın fiyatı, yasal olarak alabileceği azami değerin zaten altında olduğu için ortalama fiyat düşüşünün %20-25 civarında olması beklenmektedir. Bu düşüşler, global krizin de etkisiyle kamu maliyesinin yaşadığı zorlukları aşmak amacıyla, kamu otoritesinin yapmak zorunda kaldığı radikal düzenlemelerden kaynaklanmaktadır. Fiyat düşüşlerinin, eczacılarımızı olduğu gibi ecza depolarımız ile üretici ve ithalatçı firmalarımızı da çok büyük oranda etkilemesi kaçınılmazdır. Türkiye’de ilaç fiyatları, AB ülkelerinin çok gerisindedir. Söz konusu düzenlemeyle fiyatlar daha da düşürülmüş olacaktır.Eczacılarımızın ciro kaybı Değinmek istediğimiz ikinci husus, eczacılarımızın uğrayacağı ciro kaybıdır. Bu düzenleme sonrasında, daha düşük fiyatlı ürünler satılacağı için, sektörün diğer bileşenleri gibi eczacılarımız da ciro kaybı yaşayacaklardır. Bu durumun telafisine yönelik, sağlık sektörünün en temel halkalarından olan ve çok önemli bir sosyal görev yerine getiren eczacılarımızın talep ettikleri “meslek hakkı” ödemelerine sektör olarak itirazımız olamayacağı açıktır. Ancak bu hakkın ilaç endüstrisi tarafından karşılanması beklenmemelidir.Eczanelerdeki ilaç stokları Son olarak yine basın ve kamuoyunun gündemine sık yansıyan eczacılarımızın stok sorununa değinmek isteriz. Fiyat kararnamesi doğrultusunda, fiyat değişiklikleri, gerek artış gerek düşüşlerde, 45 gün sonra yansıtılmakta; böylece eczacı, depocu ve firmalara gerekli hazırlıkları yapmaları için süre tanınmış olmaktadır. Yeni düzenleme 18 Eylül 2009 tarihinde yayımlanmış, yeni fiyatların yürürlüğe girme tarihi ise 4 Aralık 2009 olarak belirlenmiştir. Bu hükümle, eczacılarımıza stoklarını eritebilmeleri için 76 gün gibi bir süre tanınmıştır. Buna rağmen, 4 Aralık’ta eczacılarımızın raflarında kalan stokların fiyat farkını ilaç firmaları karşılayacaklarını bildirmiştir.  

Ülkemizin “İlaç Kullanım Davranışları” belirlendi

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), TÜİK tarafından açıklanan ve Türkiye’nin tamamını temsil eden 26 ilde yaş, cinsiyet, eğitim durumu, yerleşim yeri (kır-kent) ve sosyoekonomik statüye göre 2.403 kişi üzerinde yüz yüze anket yöntemi ile “İlaç Kullanımında Demografik Özellikler” araştırması yaptırdı. Araştırmanın ilaç kullanımı ve bilinci, kronik hastalıklar, kalıtımsal hastalıklar, tedavi yöntemleri başlıklarında ortaya çıkan temel sonuçları şöyle:İlaç kullanımında ne kadar bilinçli davranıyoruz? * Kronik bir hastalığı nedeniyle sürekli ilaç kullandığını belirten kişilerin oranı %9,9’dur. * En çok, tansiyon (%45,6), şeker (%27,8), kalp (%16,5), kolesterol (%9,7), mide (%6,8) rahatsızlıkları için sürekli ilaç kullanılmaktadır. * Kronik hastalıkları nedeniyle ilaç kullananlar değerlendirildiğinde;         - Sürekli ilaç kullandığını belirten kadınların oranı, erkeklerin oranının 2 katı.         - Romatizma rahatsızlığı nedeniyle sürekli ilaç kullanan erkeklerin oranı kadınların oranının 3 katı.         - Kalp rahatsızlıkları nedeniyle sürekli ilaç kullanan erkeklerin oranı ise kadınların oranının yaklaşık 2 katı.         - Kansızlık nedeniyle sürekli ilaç kullananların tamamı kadın.         - Psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle sürekli ilaç kullanan kadınların oranı erkeklerin oranının yaklaşık 3 katı. * Yaşlar itibarıyla sürekli ilaç kullananların oranı şöyledir:   Yaş aralığı Sürekli ilaç kullanım oranı% 30-34 yaş %4,9 35-44 yaş %8,7 45-54 yaş %17,3 55-65 yaş %28,8 * Araştırmaya katılanların büyük kısmı (%66) kullandıkları ilaçları, doktor ya da eczacı ne zaman belirtirse, o zaman bıraktıklarını belirtmektedir. * Şikayetin geçtiğine inandığında ilaç kullanımını bıraktığını belirten kişilerin oranı ise %27,3’tür. * Ülkemizde 10 kişiden yaklaşık 4’ü (%37,4) doktor tarafından önerilmediği sürece ilaç kullanmadığını belirtmiştir. * Yarıya yakın bir kesim de (%45,7) memnun kaldığı ilaçları yakınlarına tavsiye ettiğini belirtmiştir. * A sosyoekonomik grubundakiler, yakınlarının, akrabalarının önerdiği ilacı kullanmaya B ve C sosyoekonomik gruplarındakilere oranla daha meyillidirler.Kadınlar daha çok prospektüs okuyor… * Ülkemizde her 10 kişinden yaklaşık 8’i evde bulunan ilaçların son kullanma tarihinin geçip geçmediğini genelde ya da her zaman kontrol ettiğini belirtmişlerdir (%84,7). Bu eğilim, kadınlar arasında daha yaygındır. * Aldığı ilacın prospektüsünü genelde ya da her zaman okuduğunu belirtenlerin oranı %78’dir.Evde ilaçlarımızı buzdolabında saklıyoruz… * Araştırmaya katılanların büyük bölümü evlerinde bulunan ilaçları buzdolabında sakladıklarını belirtmektedir. İlacı saklama koşullarının yazdığı “prospektüs”lerin, araştırma sonuçlarına göre okunma oranı çok yüksek olmasına rağmen ilaçlar buzdolabında saklanmaktadır.         - Buzdolabında saklayan %64,5         - Dolap/çekmecede saklayan %27,8         - Ecza dolabında saklayan %26,8Ülkemizin kronik hastalığı, Tansiyon… * Türkiye genelinde en fazla görülen ilk 5 kronik hastalık sırasıyla şöyle: Tansiyon (%28,4), Şeker (%15,0), Kalp (%9,8), Romatizma (%6,8) ve Astım (%5,5) * Ailede uzun süreli ilaç kullanımını gerektiren kronik rahatsızlıklara sahip bireyler olduğunu belirtenlerin oranı %47. Kronik rahatsızlıklara sahip aile bireyleri olduğunu belirten kesim içerisinde, kronik rahatsızlıkların dağılımı   Hastalık % Tansiyon %55,4 Şeker %39,5 Kalp %19,2 Romatizma %11,9 Astım %11,6 * Araştırmaya katılanların %48,9’u, astım, guatr, kalp krizi, inme, kanser, romatizma, sarılık, şeker ve tansiyon gibi hastalıklar ve bu hastalıklardan korunma yolları hakkındaki bilgi düzeylerinin düşük veya çok düşük olduğunu belirtmiştir.Türkiye’de ailelerde en fazla görülen kalıtımsal hastalıkŞeker… * Türkiye genelinde ailelerde en fazla görülen ilk 5 kalıtımsal hastalık sırasıyla şöyle: Şeker (%41,7), Tansiyon (%37,9), Kalp (%25,7), Kanser (%15,1) ve Romatizma (%10,2). * Aile bireylerini kaybetmelerine neden olan bir kalıtımsal hastalık sorulduğunda alınan cevaplara göre; tüm ülke genelinde (Güneydoğu Anadolu hariç) ilk iki kalıtımsal hastalık olarak sırayla kanser ve kalp krizinin olduğu gözlemlenmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise ilk iki sırayı kanser ve şeker almaktadır.Türkiye genelinde en sık görülen rahatsızlık,Migren… * En çok şikayet edilen rahatsızlığın soğuk algınlığı olduğu Marmara Bölgesi dışındaki tüm coğrafi bölgelerde en çok şikayet edilen rahatsızlığın baş ağrısı / migren (%34,7) olduğu ortaya çıkmıştır. * Türkiye genelinde baş ağrısı / migreni soğuk algınlığı (%20,7), mide rahatsızlıkları (%11,5), tansiyon (%10,5) ve bel ağrısı (%8,3) izlemektedir.Tedavi Yöntemleri * Hastalığa yakalanıldığında hemen bir sağlık kuruluşuna gittiklerini belirtenlerin oranı %49,8 iken birkaç gün bekleyip geçmezse sağlık kuruluşuna gittiklerini belirtenlerin oranı %39,4’tür. * Kendileriyle ilgili bir sağlık sorunu sebebiyle yılda en az bir kez bir sağlık kurumuna ya da doktora gittiklerini belirten kişilerin oranı %76,5’dir. * Sağlık sorunu yaşamadan sağlık taraması yaptırdıklarını belirtenlerin oranı ise %19,9 ’dur. * Tedavi için ülkemizde geleneksel yöntemleri tercih eden bir kesim de bulunuyor (%19,3). Tedavide geleneksel yöntem olarak şifalı otlar (%54,6), bitki çayları (%30,7) ve kırıkçı, çıkıkçı (%16) tercih edildiği belirtiliyor. * Şifalı otlar ve bitkisel çayların özellikle soğuk algınlığı (%54,4) ve mide rahatsızlıklarının (%20,5) tedavisinde tercih edildiği belirtilmektedir.  

Eşdeğer İlaçların Pazara Girişindeki Engeller raporlar İle açıklandı

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) tarafından 4 Mart 2009 Çarşamba günü Ankara Sheraton Otel’de “Eşdeğer İlaçların Pazara Girişindeki Engeller, Fikri Mülkiyet Hakları Üzerine, AB ve Türkiye İçin Değerlendirme” başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelin açılış konuşmaları, İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Dr. Mahmut Tokaç ile Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan tarafından yapıldı. Panelde, Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği (EGA) İlaç Politikaları Direktörü Elke Grooten, Avrupa Komisyonu’nun rekabet ihlalleriyle ilgili İlaç Sektörü Soruşturması’nı değerlendiren bir sunum yaptı. “EGA AB’de Eşdeğer İlaçların Pazara Girişindeki Patentle İlgili Engeller Raporu”nun sonuçları ise raporun editörü ve Brüksel Barosu Avukatı Kristof Roox tarafından ele alındı. İEİS Fikri Mülkiyet Hakları Komitesi Üyesi Zeynep Ulusoy ise Türkiye’de Eşdeğer İlaçların Pazara Girişindeki Fikri Mülkiyet Uygulamalarıyla İlgili Engellerin neler olduğunu anlattı. Eşdeğer ve referans ilaç endüstrilerinin bir uyum ve denge içerisinde olması gerektiğini anlatarak konuşmasına başlayan, panelin ev sahipliğini üstlenen İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, konuşmasında şunlara değindi: “Fikri mülkiyet hakları, ilaç sektörünün insanlığın hizmetine yeni ilaçlar sunmasını sağlayan inovatif yapının garantisidir”. Barut konuşmasına şöyle devam etti: “Eşdeğer ilaç endüstrisi olarak inovasyonu teşvik etmek üzere kurgulanmış fikri mülkiyet haklarını kesinlikle destekliyoruz. Ancak bu haklara ilişkin iki husus özellikle göz önüne alınmalı diyoruz. Öncelikle, koruma, sadece tedaviye gerçekten yenilik getiren buluşlara sağlanmalı. İkinci olarak ise buluş sahibine tekel hakkı verildiğinde, bu hakka yönelik suistimaller ve hakkın yersiz şekilde genişletilmesi engellenmeli”. Nezih Barut konuşmasında ayrıca Avrupa’da eşdeğer ilaç kullanımı sayesinde hastalar ve kamu maliyesi için 20 milyar Euro’dan fazla tasarruf sağlandığını, ülkemizde de eşdeğer ilaç kullanımı ile sağlanan tasarrufun son 5 yılda 3,8 milyar TL olduğunu, bu tasarrufun eşdeğer ilaçların pazara girişinin geciktirilmemesi ve eşdeğer ilaç kullanımın artırılmasıyla daha da yükseltilebileceğini belirtti.Neler Yapmalıyız? Nezih Barut konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Avrupa Komisyonu İlaç Sektörü Ön Raporu ve EGA Raporu sonuçlarından da görüldüğü gibi, eşdeğer ilaçların derhal pazara girmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Engellerin kaldırılması için neler yapılabilir? Öncelikle ilaç endüstrisinin gelişimi ve geleceği için kaliteli patent teşvik edilmeli, patent alma prosedürleri geliştirilmeli. İkinci olarak da eşdeğer ilaç kullanımını teşvik eden bir sistem oluşturulması gerekiyor. Ülkemizde de eşdeğer ilaç kullanımının artırılmasına yönelik; eşdeğer ilaçlar için katkı payının düşük olması veya eczacılara eşdeğer ürün vermeleri ve doktorlara eşdeğer ilaç reçetelemeleri durumunda doğrudan prim ödemesi yapılması gibi teşvik politikalarının ivedilikle oluşturulması ve uygulanması önemlidir.Eşdeğer ilaçlar pazara gecikmesiz olarak girseydi, 3 milyar Euro tasarruf sağlanabilirdi… Avrupa Komisyonu Rekabet Genel Müdürlüğü, Ocak 2008’de eşdeğer ilaçların pazara girişinde gecikmelerin yaşanması ve çok az yeni ilacın pazara verilmesi gerekçeleri ile “sektör soruşturması” başlatmış ve bu soruşturmanın 400 sayfalık ön raporu da Kasım 2008’de yayınlanmıştır. 4 Mart’ta (bugün) gerçekleşen panelde, EGA İlaç Politikaları Direktörü Elke Grooten tarafından değerlendirilen ön raporda, “Referans ilaç üreten firmaların tek bir ilaç üzerinde 1.300’lere varan patent tescil ederek “patent ağları” oluşturdukları” belirtiliyor. Elke Grooten sunumunda, rapora ilişkin şunları belirti: “Referans ilaç üreten firmalar, eşdeğer ilaç firmalarına karşı hukuki ihtilaf yaratmaktadır. Ortalama 2,8 yıl süren yaklaşık 700 patent davası açıldığı tespit edilmiştir. Bu davaların büyük çoğunluğu referans ilaç üreten firmalar tarafından açılmış ancak davaların çoğunda kazanan taraf eşdeğer ilaç firmaları olmuştur. Tüm bu süreçler, eşdeğer ilaçların pazara girişindeki gecikmeleri teyit etmektedir”. Diğer raporla eşzamanlı olarak İEİS’in de üyesi olduğu EGA tarafından eşdeğer ilaçların Avrupa’da pazara girişinde yaşanan patent ile ilgili engeller konusunda bir rapor daha yayınlandı. Panelde bu raporla ilgili açıklamayı da Rapor’un editörü Kristof Roox yaptı. Kristof Roox raporla ilgili: “Yeni ruhsat alan ve geliştirme aşamasındaki ürünlerinin sayısının azalması nedeniyle, referans ilaç üreten firmaların, haksız bir şekilde mevcut ürünlerin patent tekelini uzattıkları tespit edilmiştir. Sonuçta, “evergreening” (referans ilaç üreten firmaların ürünlerinin koruma sürelerini uzatarak eşdeğer ilaç rekabetini engelleme çabalarını anlatmak için kullanılan bir terim) olarak tanımlanan strateji ile rakip eşdeğer ürünlerin piyasadan uzak tutulması amaçlanmaktadır. Referans ilaç üreticileri, bu yöntemi kullanarak, aynı ilacın farklı özelliklerini devam patentleri ile koruma kapsamına almaktadırlar” dedi.  

Obama: “Sağlıklı bir Amerika için” eşdeğer ilaç kullanımı teşvik edilmeli diyor… Türkiye ne yapıyor?

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) geçtiğimiz hafta seçilen yeni Başkanı Barack Obama’nın sağlığa ilişkin planları arasında eşdeğer ilaç kullanımının artırılması ilk sıralarda yer alıyor. “Sağlıklı bir Amerika için Plan” (Plan for a Healthy America) kapsamında Obama, ulusal sağlık sistemi (Medicare, Medicaid, FEHBP) çerçevesinde eşdeğer ilaç kullanımını artırmak ve eşdeğer ilaçların pazara girmesini engelleyen veya geciktiren nedenleri ortadan kaldırmak için çalışacak. Bunun yanı sıra Obama, biyobenzerlerin onay prosedürünün mümkün olduğunca kısa bir sürede yapılmasına izin veren yasaların oluşturulmasını destekleyerek, hastaların ilaca zamanında erişimini sağlayacak. ABD Sağlık Sigortası Merkezi’nin (CMS) yıllık raporuna göre, ülkede ilaç harcamaları 2017 yılında 2008 için tahmin edilen 247 milyar Doların iki katına çıkacak. Hızla artan ilaç harcamaları karşısında en doğru çözümün eşdeğer ve biyobenzer ilaç kullanımının artırılması olduğu, eşdeğer ve biyobenzer ilaçların daha yaygın kullanımıyla, sağlık sisteminde yılda milyarlarca Dolar tasarruf sağlanabileceği ABD’de uzun süredir dile getiriliyor. Dünyanın en büyük sağlık bütçesine sahip ABD, eşdeğer ilaç kullanımını artırmak ve ilaç harcamalarında tasarruf sağlamak amacıyla, 2003 yılında bir dizi girişim başlatmıştı. Bu çerçevede, eşdeğer ürünlerin ruhsatlandırma sürecinin hızlandırılması ve tanıtım kampanyası yapılması amacıyla Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) bütçesine ek ödenek tahsis edildi. Bunun ardından, FDA, geçtiğimiz yıl eşdeğer ilaçları desteklemek amacıyla, GIVE (Eşdeğer İlaç Girişimi) adlı yeni bir program başlattı. GIVE programıyla, pazardaki eşdeğer ilaç sayısının artırılması ve böylece yüksek rekabet ortamının oluşturulması hedefleniyor. Programda, eşdeğer ilaçların ruhsat onay sürecinin hızlandırılması, özellikle de pazarda henüz eşdeğeri bulunmayan ürünlere ilişkin başvurulara öncelik verilerek bu ilaçların hastalara bir an önce ulaşmasının sağlanması planlanıyor. Bu politikaların sonucunda, 2007 itibarıyla ABD’de reçetelenen ilaçların %65’ini eşdeğer ilaçlar oluşturuyor. “Patent dışı” olarak tanımlanan patent süresi dolmuş ilaçlar pazarında ise eşdeğer ürünlerin kullanım oranı %90 düzeyinde -yani bir referans (orijinal) ilacın eşdeğeri bulunuyorsa söz konusu referans ilaç yalnızca %10 oranında tercih ediliyor-. Türkiye’de ise bu oran %52 seviyesinde. Dünyanın en büyük toplam ve eşdeğer ilaç pazarına sahip ABD’de eşdeğer ilaç kullanımındaki %1’lik artış, yıllık 4 milyar Dolarlık tasarruf anlamına geliyor. ABD Kongre Bütçe Ofisi tarafından açıklanan bir rapora göre ise biyobenzer ilaçlarla on yıllık süre içerisinde 25 milyar Dolarlık tasarruf sağlanabilir.İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası olarak, ABD’de uygulamada olan ve yeni Başkan döneminde de ivme kazanacağı görülen “eşdeğer ilaç teşvik politikaları”nın hem sağlık bütçesinde tasarruf hem de yaşanan global kriz dönemi tedbirleri açısından çok önemli olduğu düşüncesindeyiz. Ülkemizde de eşdeğer ilaç kullanımının artırılmasına yönelik teşvik politikalarının ivedilikle oluşturulması ve uygulanması gerektiğinin altını bir kere daha önemle çiziyoruz.  

Güneydoğu Avrupa ilaç endüstrisi geleceğini tartıştı

Güneydoğu Avrupa İlaç Endüstrisi Geleceğini Tartıştı Güneydoğu Avrupa ilaç otorite ve endüstri temsilcileri, EGA ve İEİS’in organizasyonuyla İstanbul’da buluştuİlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) ve üyesi olduğu Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği (EGA) tarafından Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen “Ulusal İlaç Ajanslarının ve Eşdeğer İlaç Endüstrisinin Avrupa’ya Uyum Süreci” başlıklı “4. EGA Güneydoğu Avrupa İlaç Sempozyumu”, 19 Haziran 2008 tarihinde İstanbul’da gerçekleşti. Güneydoğu Avrupa İlaç Sempozyumları, EGA’nın ülkelerin AB’ye uyum sürecini destekleme geleneği çerçevesinde,     - aday ve yeni üye ülkelerin, AB mevzuatıyla entegrasyon aşamalarında karşılarına çıkabilecek engellere karşı hazırlıklı olmalarını sağlamak ve     - Güneydoğu Avrupa ülkelerinin ilaç otoriteleri ve firma temsilcilerini bir araya getirerek bölgede işbirliğini artırmak amacıyla düzenleniyor. Bu sene dördüncüsü düzenlenen sempozyum sonrasında yapılan basın toplantısında İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Turgut Tokgöz şunları aktardı: “Türkiye, AB’ye katılım yolunda ilerliyor. İlaç alanında da AB mevzuatıyla uyum açısından, Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde, önemli bir aşamaya gelindi. EGA da endüstrimizin gelişimi ve mevzuatımızın AB mevzuatına uyum çalışmalarında Sendikamıza büyük destek veriyor. AB ile uyum süreci, Türk ilaç endüstrisi açısından çok olumlu olmakla birlikte bu süreçte eşdeğer ilaç endüstrisinin gelişimine olumsuz etkiler yaratabilecek koşulların da olduğunun farkındayız. Bu konuda, daha önce üye olmuş ülkelerin deneyimleri ve bu deneyimlerin sonuçları bize yol gösteriyor.” Tokgöz ayrıca şunları ekledi: “Türkiye, güçlü ve gelişime açık bir eşdeğer ilaç endüstrisine sahip. Eşdeğer ilaçta rekabet gücümüzün artırılması için hem ulusal hem de AB otoritelerinin eşdeğer ilaçlarla ilgili olumlu ve teşvik edici düzenlemeler yapması beklentisindeyiz”.EGA Direktörü Greg Perry ise “EGA, her zaman Güneydoğu Avrupa ülkelerinin AB’ye uyum potansiyellerinin yüksek olduğuna inandı. Bu sempozyum gibi organizasyonların tetikleyeceği sinerjiyle, bu ülkelerin Avrupa ilaç endüstrisinin geleceğine katkılarının büyük olacağı görülmektedir. Eşdeğer ilaçlar tüm dünyada olduğu gibi, Türk sağlık sistemi içinde temel bir rol üstleniyor. Bu nedenle eşdeğer ilaç endüstrisinin önündeki engellerin kaldırılarak gelişiminin hızlanmasının desteklemesi gerekiyor” dedi   Basın Konuşması İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz'ün konuşması Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza hoş geldiniz. 4. EGA Güneydoğu Avrupa İlaç Sempozyumu’na ilişkin bilgileri paylaşmak üzere sizleri davet ettik. Katılımınız için teşekkür ediyorum. EGA Direktörü Sayın Greg Perry de bugün aramızda bulunuyor. Greg Perry artık basınımızın da tanıdığı bir isim. Perry’yi ülkemizde yeniden görmekten mutluluk duyuyoruz. “4. EGA Güneydoğu Avrupa İlaç Sempozyumu”, Sendikamız ile üyesi olduğumuz Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği’nce (EGA) Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla düzenlendi. 2005 yılında başlatılan sempozyum dizisi, daha önce Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan’da, Avrupa Birliği üyesi ve Güney Avrupa ülkelerinden endüstri ile resmi otorite temsilcilerinin geniş katılımıyla gerçekleşmişti. Sempozyumun bu yılki başlığı, “Ulusal İlaç Ajanslarının ve Eşdeğer İlaç Endüstrisinin Avrupa’ya Uyum Süreci”. Bugünkü sempozyum’a; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Karadağ, Macaristan, Makedonya, Polonya, Romanya, Sırbistan ve Slovenya’nın resmi otorite ve firma temsilcileri katılıyor. Davet edilen ülkelerin ilaç ve patent otoriteleri temsilcilerinin 4 yıldır bu toplantı dizisine gösterdikleri ilgi, eşdeğer ilaç endüstrisi için motive edici bir yaklaşım. Daha önce yapılan sempozyumlarda olduğu gibi, bu buluşmanın da, aday ve yeni üye ülkelerin, AB mevzuatıyla entegrasyon çalışmalarına ışık tutacağına ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında işbirliğini artıracağına inanıyorum. Sempozyumda, Türkiye’de Müzakere Sürecinin İlaç Sektörüne Etkileri, Güneydoğu Avrupa Ülkelerinde Sağlık Hizmetleri Göstergeleri ve Eşdeğer İlaç Düzenlemeleri, Patent Yasaları ve Hastaların Bilgilendirilmesi gibi konular ele alınıyor. Eşdeğer ilaç pazarının gelişiminin sağlanmasında kritik bir role sahip olan fikri mülkiyet hakları her zaman olduğu gibi sempozyumda önemli bir yer tutuyor. Rekabet ve fikri mülkiyet hakları arasında rasyonel bir dengenin sağlanması eşdeğer ilaç endüstrisi için yaşamsal bir konu. Gerçek yeniliği kapsayan fikri mülkiyet hakları, inovasyonu teşvik ederken, çerçevesi gereğinden fazla genişletilmiş haklar, rekabeti ve ilaca erişimi engelliyor. Bu doğrultuda sadece tedaviye gerçek yenilik getiren buluşların koruma kapsamında yer alması gerekiyor. Ülkemiz açısından konuyu ele aldığımızda, fikri mülkiyet haklarına ilişkin AB ve diğer uluslararası düzenlemelerle uyumun geçmiş yıllarda sağlanmış olduğunu görüyoruz. Ancak, Türkiye’nin üyeliğine ilişkin müzakere sürecinde gündeme gelecek olan, veri münhasıriyetinin 8+2+1 yıla çıkarılması ve ayrıca geçtiğimiz Salı günü açılan ““Fikri Mülkiyet Hukuku" müzakere başlığında yer alan Ek Koruma Sertifikası uygulaması, büyük öneme sahip. Her iki uygulamanın da ülkemizin sosyoekonomik durumu ve endüstrimizin yapısı göz önüne alınarak üyeliğimizle birlikte ve geriye dönük olmaksızın başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Nitekim, AB’ye yeni üye olan ülkelere bakıldığında, Polonya, Macaristan gibi bazı ülkelerin Ek Koruma Sertifikası uygulamasını tam üyelik tarihi ile ilişkilendirebildikleri ve üye olduktan sonra bile 6 yıllık veri münhasıriyeti süresini aynen korudukları dikkate alınması gereken hususlar. Türkiye olarak Sempozyumda biz neler dile getirdik? Türkiye, AB’ye katılım yolunda ilerliyor. İlaç alanında da AB mevzuatıyla uyum açısından, Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde, önemli bir aşamaya gelindi. Ancak halen uygulamada bazı sorunlar yaşanıyor. Gerek Sağlık Bakanlığı gerekse sektör olarak bu sorunları hızla çözmek yolunda çalışmalarımızı bereberce sürdürüyoruz. AB ile uyum süreci, Türk ilaç endüstrisi açısından olumlu olmakla birlikte bu süreçte eşdeğer ilaç endüstrisinin gelişimine olumsuz etkiler yaratabilecek koşulların da olduğunun farkındayız. Bu konuda, daha önce üye olmuş ülkelerin deneyimleri ve bu deneyimlerin sonuçları bize yol gösteriyor. Türkiye, güçlü ve gelişime açık bir eşdeğer ilaç endüstrisine sahip. Eşdeğer ilaçların rekabet gücünün artırılması için hem ulusal otoritenin hem de AB otoritelerinin eşdeğer ilaçlarla ilgili olumlu ve teşvik edici düzenlemeler yapması beklentisindeyiz. Değerli Basın Mensupları, Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği, endüstrimizin gelişimi ve mevzuatımızın AB mevzuatına uyum çalışmalarında Sendikamıza büyük destek veriyor. Bunun için EGA’ya tekrar teşekkürlerimizi sunuyorum. Şimdi sözü, EGA Direktörü Greg Perry’ye bırakıyorum. Katılımınız için tekrar teşekkür ediyorum.  

Eşdeğer ilaç endüstrisi Paris’te buluştu

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) üyesi olduğu Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği’nin (EGA) 14. EGA Yıllık Toplantısı, 2-3 Haziran 2008 tarihlerinde Paris’te düzenlendi. Eşdeğer ilaç endüstrisindeki gelişmelerin ve geleceğe dair öngörülerin paylaşıldığı toplantıda birçok ülkenin resmi otorite ve endüstri temsilcilerinden oluşan yaklaşık 400 katılımcı bir araya geldi. Toplantıda, dünya ve Avrupa eşdeğer ilaç pazarlarındaki mevcut eğilimler, yasal düzenlemelerin endüstriye etkileri, fikri mülkiyet uygulamaları ve eşdeğer ilaç endüstrisinde değişen dinamikler gibi konular ele alındı. Toplantıda, EGA Direktörü Greg Perry, ilaç sektöründe, rekabet ve fikri mülkiyet hakları arasında rasyonel bir dengenin sağlanmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak şöyle dedi: “Gerçek yeniliği kapsayan fikri mülkiyet hakları, inovasyonu teşvik ederken, çerçevesi gereğinden fazla genişletilmiş haklar, rekabeti ve ilaca erişimi engelliyor, sağlık harcamalarına olumsuz olarak yansıyor. Bu doğrultuda da, tedaviye yenilik getirmeyen buluşların veya ürünlerin koruma sürelerini uzatmak için yapılan küçük değişikliklerin koruma kapsamında yer almaması gerekiyor. İlaç endüstrisinin gelişimi ve geleceği için kaliteli patent teşvik edilmeli. ” Perry, koruma süreleri biten referans ürünlerin eşdeğerlerinin pazara girmesi ve ülkelerin sağlık harcamalarını kontrol altına almak amacıyla uygulamaya koydukları eşdeğer ilaç teşvik politikaları ile dünya eşdeğer ilaç pazarındaki büyümenin devam ettiğini vurguladı.Turgut Tokgöz: “Türkiye’de eşdeğer ilaçlara yönelik teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir” Toplantı sonrasında Greg Perry ve İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Turgut Tokgöz basınla bir araya geldi. Perry, farklı ülkelerde uygulanan eşdeğer ilaç teşvik politikalarına dikkat çekerek, genel bir model önermenin mümkün olmadığını, her ülkenin kendi yapısına uygun teşvik modelini belirlemesi gerektiğini vurguladı. Turgut Tokgöz ise konuyla ilgili olarak “Ülkemizde eşdeğer ilaç kullanımının artırılması için öncelikli olarak, eşdeğer ilaçların ruhsatlandırma sürecinin hızlandırılması ve gecikmeksizin geri ödeme listelerine girmelerinin sağlanması gerekiyor. Ayrıca, doktor, eczacı ve hastalara yönelik çeşitli teşvik mekanizmalarının yaratılması yararlı olacaktır” dedi.  

Bülent Eczacıbaşı onuruna anlamlı gece

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nda (İEİS) 2000 yılından bu yana sürdürdüğü başkanlık görevini Nisan ayında devreden ve “Onur Başkanı” seçilen Bülent Eczacıbaşı şerefine, sektörün firma ve mesleki kuruluş temsilcilerinin katıldığı bir gece düzenlendi. Divan Kuruçeşme’de gerçekleştirilen gecede Bülent Eczacıbaşı’na, İEİS tarafından özel olarak hazırlatılan “Hygieia’nın Kasesi” (eczacılığın meslek sembolü) heykelciği sunuldu. Heykelciği İEİS Başkanı Nezih Barut ve İEİS Onur Başkanı Kaya Turgut’un elinden alan Bülent Eczacıbaşı, “onur başkanı” ünvanının kendisini son derece duygulandırdığını ifade ederek, “2000 yılının Mart ayında başlayan sendika başkanlığım süresince, kırk küsur yıllık köklü bir sektör kuruluşunu temsil etmekten ve endüstrimizin gelişimi için çaba göstermekten büyük kıvanç duydum. Değerli çalışma arkadaşlarımın bana layık gördükleri ‘onur başkanlığı’ sıfatını da daima gururla taşıyacağım” dedi. İlaç endüstrisinin gelişmesi yönünde atılan adımlara öncülük eden ve sektörün daha iyi çalışma koşullarına erişmesi gayreti içinde çalışmalarını sürdüren İEİS’in başarılarının artarak devam edeceğine inandığını belirten Bülent Eczacıbaşı, şunları söyledi: “İEİS’in yeni yönetiminin, başta Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Nezih Barut ve değerli yönetim kurulu üyeleri olmak üzere, sektörün gelişimi için gereken dinamizm ve güce sahip olduklarına eminim. Meslektaşlarıma, kendilerini bekleyen zorlu yolda başarılar diliyorum.”Nezih Barut: “Bülent Eczacıbaşı Türk sanayisinin gurur kaynaklarından biridir” İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut ise gecede yaptığı konuşmada, Bülent Eczacıbaşı’nın yalnız Türk ilaç endüstrisinin değil, Türk sanayisinin gelişimine kıymetli katkılar sağlamış ve sağlamaya devam eden öncü bir ailenin üyesi olduğunu ifade ederek, görevde bulunduğu sekiz yıl boyunca gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar ve sektöre yaptığı katkılar nedeniyle kendisine şükranlarını sunduğunu açıkladı. Nezih Barut şöyle devam etti: “Sayın Bülent Eczacıbaşı ile sendikamız yönetim kurulunda büyük bir uyum içinde çalışma şansı yakaladık. Kendisi, aynı sektörde hizmet vermekten gurur duyduğum, bilgilendiğim ve feyz aldığım bir işadamıdır. Bülent Bey, sadece ilaç sektöründe değil farklı alanlarda yeniliklere imza atmış çok değerli bir sanayici, babası Nejat Eczacıbaşı’ndan aldığı mirası çok daha ileri noktalara taşımış bir liderdir. Bülent Eczacıbaşı ile aynı amaca hizmet etmek, birlikte zaman paylaşmak eşi bulunmaz bir kıymettir, iş hayatı için de çok değerli bir öğretidir.” Bülent Eczacıbaşı’nın pek çok ilkin öncülüğünü yapan bir işadamı olduğunu da sözlerine ekleyen Nezih Barut; “Sayın Bülent Eczacıbaşı vizyoner kişiliği, etik değerlere bağlılığı, nezaketi, duruşu ve örnek liderlik tarzı ile yalnızca bizim değil, Türk sanayisinin gurur kaynaklarından biridir. Ülkemizin aydınlık geleceğini inşa edecek genç nesillerin, genç girişimcilerin örnek alacağı isimler arasında yerini almış bir şahsiyettir” dedi.  

Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği 13. Yıllık Konferansı İstanbul'da başladı

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası'nın (İEİS) üye olduğu Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği'nin (EGA) 13. Yıllık Konferansı, 14 Haziran'da İstanbul'da başladı. Birçok ülkeden yaklaşık 450 katılımcının yer aldığı konferansın açılışını, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Orhan Gümrükçüoğlu yaptı. Konferansta, dünya ve Avrupa eşdeğer ilaç pazarlarındaki mevcut eğilimler ve fikri mülkiyet haklarındaki son gelişmeler gibi sektörü yakından ilgilendiren konular tartışılıyor. Konferansı, Generic Bulletin, Scrip gibi sağlık alanında önde gelen yabancı basın kuruluşları da takip ediyor. Konferansın açılışında bir konuşma yapan İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, "İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası olarak, Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği 13. Yıllık Konferansı'nın İstanbul'da gerçekleştirilmesinden büyük memnuniyet duyduk. Toplantının Türkiye'de yapılması, Türk eşdeğer ilaç endüstrisinin dünyada tanınması ve konunun gündeme taşınması açısından çok önemli. Konferansta, eşdeğer ilaç kullanımının yaygınlaşması için uygulanan teşvik politikaları gibi Türkiye'yi yakından ilgilendiren konuları ve farklı ülkelerin bakış açılarını öğrenme fırsatı bulacağız." dedi. Sağlık sistemine kattığı artı değerlerden dolayı, birçok ülkenin eşdeğer ilaç kullanımını çeşitli uygulamalarla desteklediğini belirten Eczacıbaşı, "İlaç endüstrimizin yapısına ve ülkemizin koşullarına uygun teşvik modellerinin uygulamaya konmasıyla, eşdeğer ilaç kullanımıyla sağlanan tasarruf miktarının artacağına ve endüstrimizin rekabet gücünün yükseleceğine inanıyoruz. Ülkemiz, gelişmiş eşdeğer ilaç pazarı, yüksek üretim kapasitesi, geniş nüfusu ve Avrupa Birliği uyum süreci gibi avantajları iyi değerlendirebilir, mevzuatlarla ilgili sorunları aşabilirse, Türkiye'nin gelişen dünya eşdeğer ilaç pazarında önemli bir oyuncu olması sağlanabilir." dedi. Konferansın açılış oturumunda, EGA Genel Direktörü Greg Perry, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Orhan Gümrükçüoğlu, IMS Health Avrupa Stratejik Birleşmeler Başkan Yardımcısı Per Troein ve EGA Başkanı Emile Loof konuşma yaptı.Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği (EGA)1993 yılında, Avrupa eşdeğer ilaç endüstrisinin resmi temsilcisi olarak Brüksel'de kuruldu. Birlik, doğrudan ve ulusal eşdeğer ilaç örgütleri aracılığıyla 900'ün üzerinde ilaç firmasını temsil ediyor ve Avrupa ülkelerindeki eşdeğer ilaç politikalarının şekillenmesinde önemli rol oynuyor. İnternet sitesi: www.egagenerics.com  

İEİS, Dünya Eşdeğer İlaç Endüstrisini ağırlamaya hazırlanıyor

Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği’nin 13. Yıllık Konferansı ve Genel Kurulu Haziran 2007’de İstanbul’da gerçekleşecek. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) üye olduğu Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği’nin (EGA) 13. Yıllık Konferansı ve Genel Kurulu, 14-15 Haziran 2007 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek. Eşdeğer ilaç endüstrisindeki gelişmelerin paylaşılması ve ülke ilaç endüstrileri arasındaki ilişkilerin kuvvetlendirilmesi amacıyla her yıl farklı bir Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen toplantı, sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirecek. Toplantının bu sene İstanbul’da yapılacak olması, Türkiye eşdeğer ilaç endüstrisinin dünyada tanınması ve konunun Türkiye’nin gündemine taşınması açısından büyük önem taşıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, “EGA’nın 2007 yıllık toplantısının İstanbul’da yapılması için büyük çaba gösterdik. Dünya ilaç endüstrisi temsilcilerinin yanı sıra yabancı basının da katılacağı toplantının, güçlü ve uluslararası standartlardaki eşdeğer ilaç endüstrimizin uluslararası platformda daha çok tanınmasına ve ihracat potansiyelimizin hayata geçmesine büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Toplantı katılımcılarını İstanbul’da en iyi şekilde ağırlayarak ülkemizi daha yakından tanımalarını sağlayacağız.” dedi. EGA’nın 2006 yılı Eylül ayında Budapeşte’de gerçekleştirdiği 12. Yıllık Konferansı ve Genel Kurulu’na da katılan Tokgöz, toplantıda Türkiye eşdeğer ilaç endüstrisinin mevcut durumunu, gelişimini ve İEİS’in 2006 yılında başlattığı Eşdeğer İlaç Kampanyası’nı anlatmıştı.Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği (EGA)1993 yılında, Avrupa eşdeğer ilaç endüstrisinin resmi temsilcisi olarak Brüksel’de kuruldu. Birlik, doğrudan ve ulusal eşdeğer ilaç örgütleri aracılığıyla 900’ün üzerinde ilaç firmasını temsil ediyor ve Avrupa ülkelerindeki eşdeğer ilaç politikalarının şekillenmesinde önemli rol oynuyor. İnternet sitesi: www.egagenerics.com